1. alfred hitchcock'un soğuk, hatta donuk, seksi olmasına rağmen hitchcock'un deyimiyle "seksapalitesini bir mücevher gibi boynunda taşımayan" (yanılmıyorsam marilyn monroe'dan bahsediyordu bu cümleyi kurduğu röportajda, mesela monroe hitchcock sarışını olacak son kadın olabilir, çok cilveli zira), sofistike görünümlü kadın başrole olan takıntısından doğmuş bir kavramdır. bu kadınların en öne çıkanları ve yer aldıkları filmler de şu şekilde:
grace kelly:
ingrid bergman:
tippi hedren:
kim novak:
janet leigh:
vera miles:
eva marie saint:
bu oyuncuların yanı sıra yine gayet sarışın olan başka aktrislerle de çalışmıştır mr.hitch, ki kendileri doris day, joan fontaine gibi isimler olurlar, fakat bu kadınlar sanki tam olarak "hitchcock sarışını" kalıbına oturmuyor. çünkü çok sevimli bir ifadeleri var. kendilerini çok başarılı bulmama rağmen hitchcock sarışını olarak nitelendiremiyciğim kendilerinden özür dileyerek.
not: bu kavramı dolu dolu karşılayan en birinci isim bence tippi hedren (bence mükemmel güzellikte bir kadın ayrıca,en çok onu severim), ardından da kim novak (onu da hiç sevmem, gudubet kadın). fakat hitchcock en çok grace ve ingrid'i severmiş. tippi hedren'a ise bir takıntısı varmış, saplantılı şekilde aşık gibi bir şeymiş bu kadına. kadın da yüz vermediğinden az bezdirmemiş tippi'yi sette. bu konu ilginizi çektiyse bbc yapımı "the girl" filmini izlemenizi tavsiye ederim. filmin isminin the girl olma sebebi de hitch'in hedren'dan sette hep "girl" olarak bahsedip, adını zikretmemesiymiş.